Sade Yaşam Tarzı İle Mutluluk
Yaşam ne garip şey değil mi? Herkes ne yazık ki mutluluğu yakalayamıyor. Kimisi var içinde yoksulluk çekiyor kimisi ise olanın kıymetini bilmiyor. Konuya sadece maddiyat olarak bakmayın. Duygusal olarak veya maddiyat olarak günümüz dünyası ne yazık ki bu durumda. Bu kadar çok karmaşanın bir araya gelmesi ise insanları sade yaşam özentisine itti sanırım. Bunun bir diğer nedeni de huzurlu ve sağlıklı yaşam isteği de sayılabilir tabi ki. Elbette bunu başaran insan oldukça az. Mesela eskiden köy hayatını yaşayanlar şehirde yaşamak isterlerdi. Ancak gerek teknoloji açısından gerekse maddi anlamdaki gelişmeler neticesinde geçim derdi savaşının her yerde yaşandığını anladılar. Hatta işler tersine bile döndü sanırım. Özellikle beyaz yaka denilen kısım bu işin oldukça farkındaki büyük şehirden kaçıp sakin ve mutlu bir hayat arayışındalar. Birçok TV programında gördüğümüz gibi “Yüksek mühendis, psikolog, kimyager vb. ailece çiftlik hayatı yaşıyor…” gibilerinde örnek belgeseller sunulmakta. Peki gerçekten sade yaşam insanı mutlu eder mi? Bu yazımda kendi penceremden gördüklerimi harmanlayarak sizlere aktaracağım.
Sade Yaşam Nedir?
Hemen aklınıza “Mandıra Filozofu” isimli film gelebilir. Bu yaşam tarzı kendi başına sade yaşam olarak düşünülebilir. Ancak kimilerinin minimalist hayat felsefesi dediği durum ise hem maddi hem manevi olarak ihtiyaç fazlası veya kullanılmayan yüklerden kurtulmak olarak tanımlanır. Mesela on bin küsür TL verilen bir telefon ile 3 bin küsür TL verilen bir telefon aynı işi görüyor. Peki neye para veriliyor? Burada tek para eden bana göre marka…
Sade hayat felsefesinde ise haritalama size kalmış durumda. Yani nereden ne kadar yükten kurtulmak sizi hayatın tadını daha iyi hissettirecekse onları siz belirleyeceksiniz. Mesela evdeki eşyalar arasında kullanmadıklarınız varsa öncelikle bunlardan kurtulun. Böylece ev hem ferahlayacak hem de işe yaramayan eşyalardan kurtulmuş olacaksınız. Bunun için Letgo gibi uygulamalar kullanabilir veya bir hayır kurumuna bağış yapabilirsiniz.
Sade yaşam denildiğinde genel olarak akıllara ilk Japon prensipleri gelir. TV’de veya gerçek hayatta bir Japon evine belki denk gelmişsiniz. Evin içi oldukça sade ve hatta bizim gibi vitrin, koltuk veya kanepe yoktur. Bizim kültürümüzde evlenirken oturma takımı, vitrin, tabak, çanak vb. kullanılmayan o kadar gereksiz eşya alınıyor ki eminim siz de farkındasınızdır. Elbette son yıllarda maddi zorluklar nedeni ile kısıtlama yapılıyordur ancak yine de emin olun gereksiz birçok şey alınmaya devam ediliyordur. Japon’lar dışında diğer ülkelerde de basit yaşam modelleri görmek mümkün tabi ki. Özellikle basit hayat biçimi denildiğinde birçok kaynakta Lagom, Hygge veya Ikigai gibi terimlere rastlarız. Peki bunlar ne anlama gelmekte bir bakalım.
Lagom Yaşam Tarzı
Lagom, İsveç dilinde hayat görüşü, bir duruş anlamına gelmektedir. Yani kabaca anlamı ne çok az ne de aşırı çok diyebiliriz. Yani ortasında, dengeyi bulmak şeklinde de düşünülebilir. Mantık yine aynı aslında sadece yaşam alanlarına uygulaması farklılık gösteriyor. Hatta ilerleyen kısımda göreceğiniz Hygge yaşam tarzı ile birçok ortak özelliğe sahip.
Lagom yaşam tarzında temel mantık hayatın her alanında sizi mutlu eden orta noktayı düşünerek yaşamaktır. Yemek konusunda olsun, günlük hayatta olsun her konu için bu düşünceyi benimsemişlerdir. Mesela canınız pasta istedi ama kilo alırım diye düşünmeyeceksiniz. Bir dilim yedikten sonra ertesi gün biraz daha hareketli olacak veya fazladan bir yürüyüş yapacaksınız. Elbette demek istediğim burada dengeyi ayarlamak. Ben yürüyüş derim siz gider yüzersiniz bu tamamen size kalmış. Önemli olan dengeyi ayarlamaktır.
Ikigai Sade Yaşam Tarzı Nedir?
Bir Japon yaşam tarzı düşüncesidir. Daha basit hali ile her yeni güne uyanmamızı sağlayan ve bizi mutlu eden her şey olarak düşünebiliriz. Bu yaşam tarzı İslam dini öğretilerine de benzemekte. Temel olarak her aktiviteyi kararında yapma olarak düşünülebilir. Yani kararında çalışmak, kararında yemek yemek, kararında uyumak, kararında eğlenmek vb. şeklindedir.
Bizim kültürümüzde sofra kültürü önemlidir. Özellikle tıka basa yemek normal sayılır. Ancak daha sonrasında “Soda yok mu? veya Şiştim ya!” gibi söylenmeye başlarız. Ikigai yaşam tarzını benimseyen biri ise asla sofradan tıka basa doymuş şekilde kalkmaz. İhtiyacı kadar yer. Sadece sofra değil her konuda bu böyledir. Özellikle kendine zaman ayırma konusuna dikkat ederler. Bu yüzden yıllarca aynı işi sıkılmadan mutlu bir şekilde yaptıkları söylenir.
Hygge Sade Yaşam Tarzı Nedir?
Bu yaşam tarzı ise İskandinav kökenlidir. Mantık olarak yaşam alanı olan yeri yani evimizi mutlu eden ortama çevirme temelli diyebiliriz. Sanırım iklim şartlarından olsa gerek eve odaklanılmış. Yani dışarısı eksi bilmem kaç ne yapacaklardı başka değil mi?
Hygge yaşam modelinde evin içini süsleme, güzel kokular kullanma, sıcaklığı ayarlama, mum ışığı ile süsleme veya kitap okuma, mis kokulu kurabiyeler vb. insanı mutlu eden öğelerin kullanılır. Mesela İskandinav kültüründe özellikle Danimarka’da Cuma akşamları önemlidir. Fredagsmys dedikleri bu geleneğe göre herkes bir kaç parça yemek pişirir, rahat elbiseler, eşofmanlar giyilir ve topluca eğlenirler.
Peki Gerçekte Sonuç
Elbette bu yaşam tarzları kulağa hoş geliyor değil mi? Ancak birçok kişi bizim kültürümüzde, hayat tarzımızda bunu yapmak zor diyebilir. Elbette zor gelebilir çünkü hazır düzeni kimse bozmaz istemez. Çünkü insan bilmediğinden korkar veya elindekilerin zararı bile olsa faydalarının sağladığı rahatlıktan mahrum kalacağı için korkar. Emin olun İstanbul gibi bir şehirde bu tarzları yaşamak oldukça mümkün. Sadece maddi olarak değil manevi olarakta mümkün. Mesela kendi açımdan olaya bakarsam en basit hali ile dışarı çıktığım zaman yolumun üstünde Starbucks varsa mutlaka kahve alırdım. Şimdi ise eskisi kadar sık almıyorum. Ama o kahveden de mahrum kalmıyorum. Çünkü aynı kahveyi evime aldım. Makinede yapıyor aynı lezzeti ve hatta daha fazla keyif alarak tüketiyorum. Bunun yanında zorunlu kalmadığım sürece kitap parası vermiyorum. Aynı zamanda okumadan da kalmıyorum. Çünkü kullandığım bazı uygulamalar sayesinde elimdeki okuduklarımı başka insanlar ile ücretsiz takas yapıyorum.
Kısaca demek istediğim, ailenize ve sevdiklerinize daha doğrusu hayatınıza anlam katan herkese, her şeye zaman ayırın. Sizi üzen veya yaşamanızı zorlaştıran her şeyden veya insanlardan uzak durun. Mümkünse hayatınızdan çıkarın. Sonuçta başka dünya yok değil mi? Necip Fazıl’ın dediği şu sözü asla aklınızdan çıkarmayın: “Fazla ciddiye almayın hayatı, nasıl olsa içinden canlı çıkamayacaksınız…”
Bu yazımda sizlere sade yaşam tarzı hakkında bilgiler sundum. İçeriğimi beğendiyseniz sosyal medya hesaplarınız üzerinden paylaşabilirsiniz. Bunun yanında güncel içeriklerimden haberdar olmak adına Instagram, Facebook ve Twitter hesaplarımdan beni takip edebilirsiniz.